Bugün sofralarımızın vazgeçilmezi olan domates, aslında oldukça renkli ve uzun bir geçmişe sahip. Lezzetiyle olduğu kadar tarihiyle de dikkat çeken bu kırmızı meyvenin yolculuğu, Güney Amerika’nın dağlık bölgelerinden Avrupa mutfaklarına, oradan da tüm dünyaya yayıldı. Peki, domatesin bu ilginç hikayesi nasıl başladı?
Domatesin Lezzetli Tarihi
Domates, ilk kez Güney Amerika’da ortaya çıktı. Bugün bildiğimiz formundan oldukça farklıydı; daha küçük, yeşil ve sarımsı bir meyveydi. Hazır yeri gelmişken, şu tartışmalı konuya da değinelim: İtalyanlar ve Fransızlar bu bitkiyi başta sadece süs amacıyla yetiştirdi. Kuzey Amerikalılar ise onu zehirli sanıyordu. Hatta Fatih Sultan Mehmet döneminde de domatesin zehirli olduğu düşünülerek yasaklandığı rivayet edilir. Evet, doğru tahmin ettiniz: Bahsettiğimiz bitki “domates”.
Columbus öncesinde, domatesin vahşi türlerinin Güney Amerika’daki And Dağları – özellikle Peru, Ekvador ve Bolivya bölgesinde – yetiştiği düşünülmektedir. Zamanla kuzeye göç eden yerli halk tarafından Orta Amerika ve Meksika’ya taşındı. Başlarda mısır tarlalarına dadanan yabani bir otken, meyvesi büyütülerek tarımı yapılmaya başlandı ve 16. yüzyılda Avrupa’ya getirildi.
Domates İsmini Nereden Alıyor?
Aşk Elması mı, Zehirli Meyve mi?
İspanyolca’daki “tomate” kelimesi, Nahuatl dilindeki “tomatl” kelimesinden türemiştir. Bu kelime, çok çekirdekli ve sulu meyveleri tanımlamak için kullanılıyordu.
3 Ağustos 1492’de yola çıkan Christopher Columbus’un 12 Ekim’de Amerika kıtasına ulaşmasından sonra (aslında Bahamalar’a vardı), domatesin Avrupa’ya gelişi 1550’li yılları buldu. Başlarda sadece süs bitkisi olarak görüldü ve ilk olarak İtalyanlar tarafından tüketilmeye başlandı. 1570’li yıllarda İngilizler ve İspanyollar da bahçelerinde domates yetiştirmeye başladılar.
Fransızlar domatese “pomme d’amour” (aşk elması), İngilizler “love apple”, İtalyanlar ise “poma d’oro” (altın elma) ismini verdiler. Bir başka hikâyeye göre domatesi İtalya’ya getiren kişi “Moor” adında biriymiş ve bu yüzden “pomo dei mori” (Moor’un elması) adı da kullanılmış. Ancak bu romantik isimlerin aksine, uzun bir süre boyunca domatesin zehirli olduğuna inanıldı. Bu yanlış inanışın temelinde, asidik yapısı nedeniyle kurşunlu tabaklarla tepkimeye girerek zehirlenmelere yol açması yatıyordu.
Domatesin Anadolu’ya Gelişi
Osmanlı topraklarında domatese dair ilk kayıtlar, 1723 yılına ait. Damat İbrahim Paşa’nın masraf defterlerinde yer alan bu kayıtlar, domatesin varlığını belgeliyor. Ancak domatesin Anadolu’ya gerçek anlamda gelişi, Halep’te görev yapan İngiliz konsolosu John Barker aracılığıyla oldu. Sultan Abdülmecid döneminde yaygınlaşan domatese önce “frenk elması” denildi, ardından “domates” ismi benimsendi.
Zehirli Sanılan Meyve Domatesin Sofralardaki Yükselişi
Domatesin mutfaklardaki yükselişi, 1700’lü yıllarda Floransalı bir aşçının onu çiğ salatada ve pizzada kullanmasıyla başladı. Bu tarihten sonra domates, özellikle Akdeniz mutfağının vazgeçilmezi haline geldi.
Domatesin Avrupa’daki yayılımı oldukça yavaş oldu. Başta kızartılarak ya da pişirilerek tüketildiğinde pek sevilmediği söyleniyor. Ayrıca, domatesin zehirli olduğu yönünde bir inanış da vardı. Bu düşünce tamamen temelsiz sayılmazdı çünkü olgunlaşmamış (yeşil) domatesler yüksek oranda solanin içerir ve fazla tüketildiğinde zehirlenmeye neden olabilir.
Kuzey Amerika’da domates uzun süre “zehirli” olarak görüldü. Ancak 1781’de Thomas Jefferson tarafından Virginia’da yetiştirildi. 1812’de ise New Orleans’da Fransız etkisiyle tüketilmeye başlandı. 1840’lara kadar zehirli olduğu düşünülmeye devam etti.
Zengin Avrupalılar domatesi kurşun içerikli kalaylı tabaklarda tükettiğinde, domatesin asidik yapısı kurşunu çözüyor ve zehirlenmelere yol açıyordu. Buna karşın, tahta tabak kullanan fakirler bu sorunu yaşamadıkları için domatesi daha çok tüketmeye başladılar.
Domatesin kaderi ise 1700’lü yıllarda bir Floransalı aşçının onu çiğ olarak salatada kullanması ve pizzaya sos yapmasıyla değişti. Bu, domatesin mutfaklardaki zafer yürüyüşünün başlangıcı oldu.
Günümüzde Domates
Bugün domates, dünyanın en çok tüketilen tarım ürünlerinden biri. Çin, ABD ve Türkiye, domates üretiminde ilk üç sırada yer alıyor. Botanik açıdan bir meyve olmasına rağmen, mutfakta sebze olarak kabul ediliyor.
Sonuç olarak: Bir zamanlar zehirli sanılan domates, bugün pizzadan salataya, soslardan çorbalara kadar sayısız yemekte kendine yer buluyor. Bu kırmızı mucize, tarih boyunca hem ön yargılarla hem de hayranlıkla karşılandı. Ve sonunda mutfakların baş tacı olmayı başardı.